Yaşanması zor yazılması daha kolaydır bazı şeylerin ve ben yazmayı seçtim.
Öne Çıkan Yayın
Büyüttüm... Şimdilerde koskoca bir delikanlısın yüreğimde...
Ben yeterince sevdim seni yillar rağmen. Kimsenin ulaşamayacağı yere kaldırdım mazimi.Dokunmaya kıyamadıklarımla sevdim. Sadece uyumad...
28 Aralık 2015 Pazartesi
Tesekkur ederim...
Askla acan kalpler nefretle kapanirsa orada aska dair bir kirinti kalmaz. Temizlenmisse eger kalbinin agrisi artik eskisi kadar aglatmiyorsa calan sarkilar basari senin eserin kazandin. Artik hayatina kaldigin yerden devam edebilirsin. Bazen yeniden baslamak icin gozyaslarinin temizlik yapmasi gerekirmis. Tertemizim yeni hayata. Sevilmeyi nasilda unutmusum. Bir guzel soz insani mutlu edebilirmis meger. Tesekkur ederim...
17 Aralık 2015 Perşembe
Sadaka...
Acilar paylastikca azalir sevgi paylastikca cogalirmis. Sevildigi zaman insanin mutlu olmamasi imkansiz. Tamir edilemez gecmisin tertemiz bir gelecegide varmis. Mutlu olmak icin zaman bekleme, yer bekleme. Mutluluk geldiyse sana kapini ac ve girmesine izin ver. Gecmisin gelecegini golgede birakmasin. Kaybettiklerin kazanacaklarinin sadakasi olsun..
9 Aralık 2015 Çarşamba
Sevebilmek...
Pismanlari olur her insanin hayatinda. Onemli olan ders almak keskelerini iyikilerle donatmaktir. Insan olmanin en temel geregi sevgidir. Biz karsimizdakileri sevebildigimiz surece variz. Yoksa bi tastan ne farkimiz kalirdi? Sevmekten yildiranlara inat sevebilmekse insanlik yanildigimida seviyorum yanilttigimida seviyorum. Hatta ben insanligimida seviyorum.
Elbet olacak arkandan vuran, onunden konusamadiklarini arkandan saydiran. Hele ki onlari daha da cok seviyorum😊 siz hayvanlara ozendikce ben daha insan oluyorum. Emegi gecen herkese tesekkurler. Saygilar😊
13 Kasım 2015 Cuma
YAŞLA gitsin YAŞA GÏTSÏN
( Kus degilim kimseye. Kizginligim, kirginligim... butun kotu huylarimi biraktim bir kenara. Yerine daha guzel tohumlar ektim. Ellerimle kazdigim kuyudan yine ellerimden aldigim kuvvetle ciktim. Ne kadar gucluymusum.)
Insanlar bazen Allah in verdigi gucu yok sayip gormezden gelebilrler. Yeniden baslamak icin yorgun hissedebilirler. Sen dinlenirken hayat ayni akisiyla surer gider ve sen geride kalirsin her gecen gun. Bir anda oyle bir sey elinden tutar ki var gucunde cikarsin. Hatta oyle bir tirmanis ki bu herkesi geride birakircasina. Inadina daha cok asilirsin hayata. Dedim ya bazen gucumuzun farkinda olmayiz. Allah kimseye kaldiramayacagi dert vermezmis. Demek biz gozumuzde buyutuyoruz olmuslari olanlari veya olacaklari. Mutlaka yanlis kararlar verilebiliriz insaniz sonucta. Yanlis yapmaktan korkarsan dogruyuda bulamazsin. Bazen yanlista yapmak gerekir.
( Bir sinavdaydik birlikte. Dort yanlis bir dogruyu goturdugune gore dogrun kalmadi bende)
9 Kasım 2015 Pazartesi
Ask uc harfli olsada bir kez yasanir
Ask oyle bir seydir ki kaybettigin anda tekrar bulman imkansiz. Seversin elbet birini hatta birilerini hatta herkesi sevebilirsin. Ama ask bir kez elinden kaydimi heyecanin gider, sebepsiz gulmelerin gider, gozlerinin pariltisi gider ve sen de gidersin. Hatta hic olmamis gibi davranirsin olanlara hayretle bakarsin. Isin ilginci onlarda seni asik olacak biri gibi gormezler. Biraz daha katilasirsin. Biraz daha mantiklasirsin. Ask sen ne illet hastaliksin ne olduruyorsun ne yasamaya izin veriyorsun...
Dusunsene...
Dusunsene tekrar karsilasmisiz isikli yolda. Benim uzerimde en sevdigim esofmanlarim. Saclarim darmadagin. Klasik ev halim. Sense her zamanki gibi takim elbisenle. Ben seni gorunce yine karismisim ve sen yine gelmissin arkamdan. Gelmene ben izin vermisim cunku sana bakarak.
Dusunsene tekrar asik olmusuz birbirimize yillar sonra. Tekrar yeniden baslamisiz.Simdilerde korken tekrar yangin olmussun bana. Ellerini bulmusum tekrar kaybettigim gibi. Dusunsene dedim ama sen dusunmesende ben yazarken bile dusundum. Guzeldi. Bugunume de hamdolsun. Baska hayatlarda gorusmek dilegiyle. Sen sevgili bir ara bende aldiklarini usulca getir geri benim aklimi basimdan sinsice aldigin gibi...
6 Kasım 2015 Cuma
Merhaba isikli yollar
Merhaba yeni dogan gun. Ben karanliktan geliyorum. Orasi soguk,sessiz,urkutucu. Orasi yalnizlik ve korkaklarin saklanacagi mabet. Hani gece isiklari sondurursun ya gozlerin alisir tekrar yaktiginda gozlerini kisar bakarsin. Sana simdilik tam da oyle yarim bakiyorum. Sen bana aldirma...
Aydinlikta gelmeyen karanliktami gelir benim ki de laf iste. Gelene omur bile azda gelmeyen icin nobet mi beklenir. Hosbulduk diyelim hos olanlari bana ver...
2 Kasım 2015 Pazartesi
Iyilesiyorum
Yalnizlik sendin sevdigim ve sen benden gitme diye ben hep yalnizligi sectim. Sonunda senden vazgecince yalnizligim koca bir kalabaliga burundu. Sen sevmedin beni bilirim ama bana layik gordugunude ben sevemedim bir turlu. Mevsimleri unuttum. Her mevsim kar yagdi bana.
Mutsuzluk sendin sevdigim ve senin mutlu etmeni beklemekten etrafimdaki mutluluklari goremedim. Gulumsemelerimi sana sakladim gittiginden beri gulmedim. Ama iyilestim ya ben en buyuk ahmakligimda senmissin sevdigim. Haklarimin hepsi tek tek helal olsun. Sana harcadigim omrum kadar omrune eklensin. Ben sendim ve sen ben olamadin. Helal olsun...
2 Eylül 2015 Çarşamba
Acıya gülmek
Gelmesen de olur bana. Ben sensiz de yaşarım. Yaşamak derken düşündüğün yaşamak değil. Kendime iyi bakarım yani. Yine yemek yerim, yine hasta olmamak için üzerimi örterim. Yine gezerim ellerim cebimde. Gülmek yakışır her insana. Sensizde gülerim ben. Seni sensizde sevebilirim. Hayatıma kaldığım yerden devam ederim. Bir sensizlik dolaşır damarlarımda onu da görmezden gelirim. Kendime iyi bakarım yani. Yaşarken de ölebilirim.
1 Eylül 2015 Salı
sen bahar ol ben son olurum...
Hoşgeldin sonbahar. Önceden istemezdim bir türlü gelmeni. Daha gençtim demek. Sonra yavaşça silahımı yere bıraktım ve ellerimi kaldırdım. Teslim oldum. Artık yandaş olduk seninle ben de yaprak dökümü yaşıyorum içimde.
Zaten bana yaz iyi gelmedi. Sevemedim kahkahaları, sokakların neşesini, güneşin alaycı halini, kuşların cıvıltılarını. Herşey rengarenk capcanlı. Aralarında gizleyemedim yalnızlığımı. Şimdi çiçekler solacak, rüzgar insanları süpürecek bir bir. Sen benim her mevsimimsin. İçimin dışa vurulmuş halisin. Herkes görsün seni ve sende ki beni. Nasıl da hırçın nasıl da yaza öfkeli...
29 Ağustos 2015 Cumartesi
kahve içimlik kal
Kahvenin içimi ruh haline göre değişiyor nedense. Keyif kahvesi, fal kahvesi, uyku açıcı kahve, yorgunluk kahvesi. İşte ben de bugün yorgunluk kahvemi içtim en köpüklüsünden. Yalnızda içilmiyor şu meret. Sohbet istiyor yanında. Hani kahvenin kırk yıl hatırı vardı. Yorgunda olsa o kadar yılın bir gününü çalmak istiyor insan. Biraz da acı geldi bugün tadı. Belki de kahvemin şekeri sendin. Seninle içince daha güzeldi kahvelerim.
Farketmeden düşünürken soğuttum zaten. Ben mi seni bitirdimmm sen mi beni bilemedim.
25 Ağustos 2015 Salı
İstan- BUL
Şehrin ışıkları gözümü alıyor bugün. Parmaklarımın arasında sıkıca tuttuğum bir sigara, bir o yanıyor bir ben. Bende ki tek ışık sigara o da zaten sönük kalıyor kalabalıklara. Ansızın bitiveriyor ve yine yalnız kalıyorum.
Bir şarkı çalıyor uzaklardan "apansız penceremde gülümsüyor güneş ne güzel. Bütün parmaklarım tıkır tıkır işliyor. İştahla biliyorsun yaşamaktır aşk. Geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku boyunda. " Sanırım unutuluyorum. En büyük korkumdu unutulmak. Hatta unutulmakla kalmayıp unutuyorumda. Unutulmadan unutmam çünkü ben. Dinlediğim şarkılarda gözümde canlanan bir anım dahi yok. Ne acı!
İstanbul siliniyorsun yavaş yavaş, güzelliklerin geçiyor benden. Sahte ışıklarından gözlerim kamaşmıyor artık. Hatta aksine gülüyorum sana. Sen de en az ben kadar yalnızsın. Sevilmek için çaba harcama farkın yok benden ışığın söndüğü an sen de uyuyorsun ben de...İstan - BUL. Hadi sıra sende bul beni adın gibi. Beni de yaşat sende! Yalnızlığıma da yer ver bu şehirde.
24 Ağustos 2015 Pazartesi
Kaç yaşındasın AŞK
Kaç yaşındasın AŞK ? Daha kaç umutlar tüketip üzerine yeni umutlar ekeceksin. Elden ayaktan düştüğünü görebilecek miyim. Daha kaç kişinin önce yüreğini titretip sonra ellerinden kayıp gideceksin. Uykuya düşman aşk! bana gelince kaç yıl süreceksin. Sadece bir oyundan ibaretsin. Büyük bir hevesle yenmeyi beklerken bir anda oyundan çıkaran sensin. Herkesin yerini biri doldurur, oyuna yenileri girer. Elbet biri oyunu daha güzel oynar ve hep onunla eş olmak istersin, yani sen kalleşsin aşk. Hep birinde kalmazsın konar göçer gibisin. Aman diyeyim bana gelme. Misafire yer yok bende. Zaten yaşlısın bence, bana gelince ölürsün sen.
KOR- ku
Keşkeleri olur insanın hayatta. Keşke tanımasaydım, görmeseydim, sevmeseydim... Geriye kalan bir takım korkulardır aslında keşkeye sürükleyen. Tanımamak değil önemli olan bıraktığı izlerdir. Yeni gelene açılacak sayfa kalmamasındandır. Yeniden sevmek için cesareti kalmamıştır artık. O keşkeler iliğine kadar sömürmüştür insanı.
Yağmurdan sonra gelen güneş ne kadar ısıtırsa içini sen de öyle ısıt. Düşünürken bile yokolabilirim bakışlarında. Çeyizim korkularım, yüzüğüm keşkelerim. Yanlışlıkla sevmiştim oysa ki. Bilemedim hesabının bana kesileceğini. Hesap yapmak bana göre değil. Öğrendiklerimle geleceğim sana. Hayat bana da dersler çıkarmayı öğretti. Mesela artık masadan ödeyebileceğim kadarını alıp yerim. Hatta gerekirse aç kalırım. Iııııı mesela güvenmek eylemini artık daha aralıklı yapacağım. Yarı yolda kaldığım oldu. Yarıda bırakmayı bilemem ben ama mesela hiç çıkmam o yola. Daha ufak adımlarla yürümeyi öğrendim ben bu zamanda. Kayıp düşmek yerine bir vakit daha geç giderim sana.
Sana gelir, sana giderim, sana severim, sana gülerim... Hep sencil olayı seçtim. Yanlış seçimlerimin üzerine bir çizgi çektim. Artık gelmişine geçmişine giderim. Bana severim. Bana gülerim.
Korkularım bile eskimiş pişmanlıklarım gibi. Unutulmak artık çokta önemli değil. Önem verince de gittiğini gördüm. Ağlamanın da bir şanı var öyle herkese o taç takılmaz. Ağlarken de güleni gördüm. Yaşadım, tanıdım, gördüm, bildim ve ben artık yanmaktan da korkmuyorum
20 Ağustos 2015 Perşembe
İyiyim sen?
Hayat işte! yuvarlanıp gidiyoruz. Bazı geceler efkar basar dört bir yanımı, bazen de hayat dolu bakar gözlerim ellerim semaya açılırken. Bir umut dünyası yaşamak, yaşamak sendin, yaşamak ben, yaşamak bizdik öncelerden.
Şimdilerde yaşamak dolaşıyor damarlarımda. Öyle bir yaşamak ki sessiz, sakin, kimsesiz. Yaşamanın anlamı iki ayaklı yaratıklarda saklı değildi belki de. Yaşamak gidemeyeni sevmekti. Bir çiçek, bir saat, bir oyuncak yahut bir resim. Dedim ya hayat işte yuvarlanıp gidiyoruz...
18 Ağustos 2015 Salı
Bul beni kaybolmuşum
Bazen insan kendini kaybolmuş hisseder. Sanki varsın da o sen değilmişsin gibi. Büyük bir kavga olur içinde hayır kaybolmadım sadece dinleniyorum yorgunum diye fısıldar kendi kendine. Yalanla avutur ve o yalana inanmak ister.
Belki aynı beni bir daha bulamam, cesareti kaybetmişte olabilirim. Ama ben kaybolmadım hayat! Sadece korkuyorum saklanıyorum. Kötüsün çünkü sen. Çıkarma beni olduğum yerden keyfim yerinde. Sele kapılmaktansa seyretmeyi tercih ediyorum ben. Canımı yaktın, ayağa kalkmak istemiyorum. Ya daha sert çakılırsam yere bir daha düzelemezsem? Beni bu defa görmemezlikten gel. Kötü insanlara alışmam zaman alacak gibi.
17 Ağustos 2015 Pazartesi
yazmaklıyım bugün
Hem çok yazmaklıyım hem çok ağlamaklı. Yazıp sildiğim cümlelerim var. Söylemek isteyipte söyleyemediğim. Yaşamak isteyipte yaşayamadığım hayatım ellerinden hızla kayıp gidiyor. Hergun bir gün daha yaşlanmış hislerim var. İçimden yazdığım bir dolu sayfalarım. Yenik düşüyorum ve çok üşüyorum.
16 Ağustos 2015 Pazar
Alacakaranlık
Yeni gün doğdu yeni heyecanlar yeni telaşlar yeni suskunluklar ... Bu sefer piyango çarptı derken amorti olma ihtimali. Umutsuzluk içime işledi sanırım. İstemek başarmanın yarısıydı ve ben hep hayata yarım başlıyorum.
Polyanna hallerim vardı eskiden. Eskiden dediysem çokta eski değil. İçimdeki kötü birileri var. Her dalımı kıran güvenme diye bağıran her insana potansiyel yaklaştıran. Herkes mi kötü yoksa artık ben mi kötüyüm bilemiyorum. Beni hayata küstüren sebeplerim yeterli gelmiyor kendime bile. Korkuyorum deli cesaretim bıraktığım yerde değil ve ben her gün kendimi terk ediyorum...
10 Ağustos 2015 Pazartesi
Şehr-i sefa
Şehir değiştirmek iyi gelecek bir süre yani ben emin değilim ama çok bilmişlerin dilindedir bu cümle. Görelim bana iyi gelecek olan İstanbul u başkalarına bırakmak mı? ya da kendimi yalnızlıktan kurtarmak mı?
Senden gidiyorum en güzel şehir. Aşıkların villası yalnızların kulübesi. Mutlulukların resmi, mutsuzluklara yüz çeviren şehir. Bugün olmasa da bir gün benim de mutluluğuma ev sahipliği yapacaksın. Yokluğumu fark etmezsin bilirim. Ama ben de dolmaz senin yerin. Şimdilik hoşçakal İstanbul. Başka şartlarda görüşmek dileğiyle...
9 Ağustos 2015 Pazar
hayat-i durumlar
Sesler çoğalıyor yine kalabalığım bugün. Kendimle konuşuyorum sanki bir hal çaresine bakıp barışıyoruz gibi. Sonra bir anda tekrar zıtlaşıyoruz ve sonra tekrar...
İnsanın en büyük düşmanı da dostu da kendisidir. Şimdiye kadar kendimi üzdüm yıprattım olur olmaz şeylerle. Halbuki hayat benim kadar ince ayrıntılarda dolaşmıyor. Kabaca alıyor kırgınlıkları, sevgileri ufak ufak dağıtıyor herkese haksızlık olmasın diye. Sana ufak bir fidan veriyor ve sen suluyorsun sevgini çiçek açıyor. Kırgınlıklarını sen temizliyorsun kuytu köşe. Çöpe atılacaklara da rafa konacaklara da kendin karar veriyorsun...
Öyleyse dört mevsim kış yaşayanlara kalan tüm mevsimler yaz olsun...
8 Ağustos 2015 Cumartesi
Ruzgarla başbaşa
Güzel bir rüzgar uğradı bugün balkonuma. Saçlarım darmadağın, elimde sigaram, dilimde keşkelerim. Ne kadar isterdim ordan oraya savrulmayı ve bir keşkem daha oluverdi birden. Keşke rüzgar insanlığımı getirse bıraktığım yerden getirse de yeniden güvenmeyi öğrenebilsem. İnsanlara hep yalan gözüyle bakmasam. Küskünlüğüme çare bulabilsem. Düşmekten korkmasam. Sarılmayı tekrar öğrenebilsem.
Huzuru maviye bıraktım ben, uykuyu İstanbul'a , sevgiyi dostlara, hayallerimi rüyalarıma... Şükür ki gülüşlerim hala bende herşeye rağmen. Rüzgara bile güldüm gecenin bu saatinde. Sanırım iyiyim artık. Kahkalarımda boğulsun keşkelerim. Geçmişimi heba etsem de hiç yere geleceğim hala ellerimde...
7 Ağustos 2015 Cuma
aşka hesap sorulur
Ey aşk eğer ki bana tekrar yolun düşerse yanında huzur ile birlikte gel. Bu defa misafir olma yüreğimde temelli kal. Gitme... Korkuyorum hiç korkmadığım kadar. Umutlarımın bittiği yerde tekrar umut ekilebilir mi?
Sen bana en kötü halinde geldin aşk. Bana özür borçlusun... Zamanı geldiyse sıra sende
4 Ağustos 2015 Salı
unutmak ahmaklık
Seni unutmak gibi bir niyetim yok üzülme. Unutursam nasıl anlarım bugunumun kıymetini. Yaşattıkların bana tecrübeydi. Olgunluğu öğrendim önce. Sonra sabretmeyi, beklemeyi hatta ağlayabilmeyi ve sonra hayatımın ellerimden kayıp gitmesini seyretmeyi öğrendim. Güvenilir olmak güveneceğin anlamına gelmediğini öğrendim. Kaybetmeyi öğrendim sonra. İyi bir insandım oysa ki kavga anlarımı saymıyorum tabi ki.
Nasıl unuturum seni koskoca bir yalanken içimde. Unutmaya da niyetim yok zaten. Cebimde yaptıkların yüreğimde sızısı elbet kalacak. Kalsın! Her gün yaptıklarını tekrarlıyorum tekrar düşmemek için aynı çukura. Ders oldun bana.
Büyük bir cesaretti seni sevebilmek. Önce cenneti görüp sonra cehenneme girmek gibi. Günahlarım senden ibaretti oysaki. Ben cenneti seçtim ve sen cennet değildin...
1 Ağustos 2015 Cumartesi
senli gunler dilerim
Gitmek istiyorum senden.İstiyorum da istemek sadece bir yarısı kalıyor başaramıyorum. Gerçeğini kaybettim ben yalanının gitmesinden korkuyorum. Ben senden yine gitsem de sen yanımdan gitmesen olmaz mı?
Seni düşündüğümden değil. Ya seni özlersem ya seni bir daha göremezsem. Seni hayal etmeyi unutursam. Gözlerin gözümün önüne, sesin kulağıma gelmezse. Ya ellerinin yumuşaklığını hissedemezsem, kokun esmezse bana. Seyrettiğimiz filmleri, gittiğimiz yerleri unutursam. Her gun tekrarlıyorum duam gibi. En ufak saniyesi silinmesin diye kaydetmiyorum yenileri. Reddediyorum sensizliği.
Sağ elimde sen sol elimde sen, hayrımda şer'imde sen. Her bir yanım sen. Sen kendini benden aldın ya inadına ben daha çok senleyim . Sana da senli günler dilerim ( acı çekmek özgürlükse, özgürüz ikimizde)
Her gece sana koşuyorum
Ve sonra gittin. "sen bana gitmek için gelmiştin" Çocukken dinlediğim masallara benzemiyormuş aşk. Keşke o kahraman gibi kalabilseydin gönlümde. Hani vardır ya düşecekken bir anda gelir kurtarır seni. Beni kendi ellerinle yıktın geçirdin. Toz duman ettin hayallerimi. Beni sen attın zindana. Kilitli kaldım kapılar ardında sensiz aşk. Ben yinede hep masallara inandım.Bekledim bekledim yine de sen gelmedin aşk.
Ahhh ne zormuş seni yaşamak! Ne doyduğumu anlıyorum ne güldüğümü ne uyuduğumu. Bazen nefes aldığımı bile unutuyorum. Çok zor sensiz çok soğuk çok korkunç tarifi yok sensizliğin. Sahi sen hiç sensiz kaldın mı?
Geçen herkes mi sen kokar? Herkes mi sana benzer? Her yerde mi sen olursun? Beynimle oynuyorsun aşk. Yaz günü içemediğim su gibisin ve ben sana susuyorum.
Çalan şarkıları benzetiyorum sana. Seni senin sesinden dinliyorum. Evet tam da bana o şarkıyı söylemeni istiyorum. Gözlerimi kapıyorum ve seni duyuyorum. Bitmesin bu rüya. Çünkü ben her gece sana koşuyorum.
31 Temmuz 2015 Cuma
1 kilo insanlık lütfen
Sonra dedim ki kendime düşünecek o kadar şey varken vakit kaybetme. Sen olmasan da devam eder yağmurlar sen dert etme. Yalnızlık yalından gelirmiş evet sen yalın ol sade ol ama yalnız olma. Yakını uzak etme. Gelen yanında gelmeyen arkanda dursun ama kendinden ileri koyma kimseyi. Seni geçmelerine izin verme. Surekli yanındakilerin yerlerini değiştirme. Değiştirme ki başını yasladığın omuza göz yaşların değebilsin. Değiştirme ki gülüşlerinin tadını, anlamını bilsinler.
Bir sağıma baktım bir soluma. Bir elimin parmaklarını geçmedi yanlılarım. Oysa arkamda bir suru içi boş kıyafetler. Evet tanıdım sizi. Benim yücelttiğim benden öte gördüğüm attığı adımı sevdiğim, önce başıma koyup sonra gözümden düşenler.
Siz yok musunuz siz...
Yeniden başlamak yineden kurtulmak lazım
Yeniden başlayabilirdim hayata. Eksileri bağışlayıp, kendimi affedebilirdim yeniden. Yeniden gülebilirdim. Her mutsuz gördüğümde hayata döndürebilirdim yeniden ve ben yeniden doğabilirdim.
Sonra yeniden sen geldin aklıma yeniden sevdim seni...
28 Temmuz 2015 Salı
yalan dunya
Bir gün daha gitti ömrümüzden bir gün daha sessizce sabaha bağlanıyor. Ahhh ne zormuş yaşamak. İnsanlar yalan, sevgiler yalan, gülüşler yalan. Hatta ben bile ayak uydurdum sanırım. Ben bile artık yalanım...
geri ver
(AŞKI bulsam diyorum yeniden. Her güzel şeyin sonu varsa her kötünün de sonu vardır elbet. Belki de tozlu raftan çıkarmam gerek unuttuğum duyguları.)
Sabah günaydın mesajlarımı geri ver hayat. Düştüğüm zaman kaldırabilecek, ağladığımda ıslatabileceğim bir omuz, beni merak eden bir aşk ver yeniden. Yaşanmaya layık olanından. Bırakıp gitmeyeninden. Gündüzlerimi geri ver bana. Yetişmek için koşturacağım bir mutluluk...
Nasıl bir hayattır ki çelmelerin bitmedi. Kalktığım an düşüyorum. Bana guvenimi geri ver hayat. BENDEN ALDIĞIN NE VARSA bir bir istiyorum. GENÇLİĞİMİ ÇOCUKSU GULUŞLERİMİ....
18 Temmuz 2015 Cumartesi
Ah benim vefasızım,kıymet bilmezim...
Aynı kalp aynı acı aynı burukluk aynı hüsran. Ne vakit seni düşünsem içim havalanır hala kıymet bilmezim, değersizim. Sana çok değer verdim ve ben de artık senin gibi değersizim. Beni ağlatmayı en çok sevenim. Ahhhh vefasız sevdiğim, beni her gun tekrar terk edenim... Sana beddua etmek en son isteğim ve gemi kalkıyor artık bu yüzden senden vazgeçmeliyim...
Ne çok sevdim seni bir zamanlar. Belki hala adın dilimde ve bunu bile bile senden gitmeliyim. Kabul et ben kadar sevemedin sen beni. Hep bir şeyleri beceremedin.
Bir vardık bir yoktuk. Masallar mutlu sonla biter derdi annem ben de inandım. Cesaretsizim benim , kıymet bilmezim, değersizim, benim yalancı sevdiğim. Yaşanmışlıklarla yaşıyorum yaşanacaklardan korkuyorum. Benden bu kadar seni sana bırakıyorum.
Ben gidiyorum HOŞÇAKAL...
17 Temmuz 2015 Cuma
bugün bayram
Kaybedilmeyecek güzel anları var ve bayramın en güzel sesi annemden gelir. BUGÜN BAYRAM ERKEN KALKIN ÇOCUKLAR... Sanki söylemese bayram değilmiş gibi. Sonra mutluluk yenir o gün masada. Senin yerin boş demeyeceğim. Çünkü hiç öyle bir yere sahip olamadın kanımca. Hak eden masada gerisi dışarıda.
Kimsenin umuru değil ayrılığımız. Ayrıyken de her şey kaldığı yerden devam ediyor. Hatta BUGÜN BAYRAM
Benim şehrime gel
Ah İstanbul o kadar kalabalığın içinde benimle neden oynarsın...
Benim için gel sevgili, hatta benim şehrime gel. Gel ki sensiz yürüdüğüm yollar anlam kazansın. İki çay içelim her zaman içtiğim yerde. Boğazımda düğümlenen şarkılar şenlensin birden. Ağlamalarımı gören bu şehir kahkahalarıma da şahit olabilsin. Hatta yarın çık gel...
Ellerini tutayım yeniden, bir de senli görsünler halimi. İnanmıyorlar neşeli olduğuma beni yeni tanıyanlar. Haklılar nerden bilsinler gittiğinden beri gülemedim ki...
12 Temmuz 2015 Pazar
GÜN aydın mı?
Günaydın! Söylemesi basitleşmiş hatta her uyandığında dilindeki temenni. Gün aydın. Sen yoksan gun aydın değil. Ben gun yine karanlık diye uyansam olmaz mı? Kimin için günaydınsa o söylesin. Varsan eğer gece bile günaydın diyebilirim fakat yoksan...
Ben iyi geceler de demeyeyim hatta gecenin iyi olduğu nerde görülmüş sabah bile her yer karanlıkken... Gun aydınlık olmadı bana sensiz, gecemde rüyamda sen varsan iyi. Hafife almıyorum ruyamda gormek bile az buz bir şey değil hani. Mutlu uyanmama sebep ahhhh benim pembe rüyalarım...
Ben alıştım çarşambanın biranda perşembe olmasına. Cumartesinin ağlatarak pazara bağlanmasına. Sahi hangi gündü karanlığı getiren. Unuttum.
Sana da günaydın benim için doğmayan güneş. Ne getirdin ne götüreceksin.
11 Temmuz 2015 Cumartesi
kısa
Gözlerin diyorum bakınca deniz gördüğüm ,huzur bulduğum istediğim her renk olan gözlerin sahiden bu kadar siyahmıydı...
Aklım almadı seni kalbime verdim
Ağlatan şarkılar, ağlatan gece, ağlatan anılar... Hep mi bu saatlerde çalarsın kapımı. Gelme ya da gitme. Her neysen kal değişme.
Yalnızken çok kişiyim aslında. Bir çok farklı ben var etrafımda. Yüzleri aynı yaptıkları ayrı. An be an seyre daldım benleri. Biri güçsüzlüğün dibine vurmuş ben ve ben o halimi hiç sevmiyorum. Diğeri gelecekten umutlu gülümsüyor, geçmiş geçmiş gibi gözüküyor gerçekten. Aferin bana...
İşte burda bir ben daha mutlusuz. İşte bilirsiniz. Dışarıya mutlu kabuğuna çekildim mi mutsuz. Ben mutlusuz diyorum o halime. Tipik güçlü halim ve guzel saklandığım maskem.
Aman neyse iyiyim iyi ya sen? Boşluk doldurmaca oynadın mı yokluğumda. Tek bir an geldim mi acaba aklına. Sen gelmedin yaşasın,aklım almıyor seni çünkü. Aklım seni sevmemi kabul etmek istemiyor. Kalbime koydum bende. Biliyorum kıymet bilmezsin oyuzden çok yer kaplama diye sıkıştırdım bir kenara...
28 Mayıs 2015 Perşembe
içimden geldi...
Yıkıntıları temizlemek zor. Ardından güneş tekrar doğar mı bilinmez. Nereye gitsen ne söylesen kar etmez. Yara kapanır kapanır da merhemi gelmez.
Koskoca bir yanılmışlık geleceğini gölgeler. Gün gün alır senden gençliğini, güzelliğini, duygularını hatta vicdanını bile. Herkes yalandır yalancıdır. Güven... insanlara güvenmek hayata meydan okumak gibi kuralları baştan yazmak gibi. Zor çok zor...
Şimdi benden aldıklarını nerde saklıyorsun merakım var. İşine yaradı mı aldıkların? Geçen senelerim nerde benim, gülen yüzüm, durmaksızın devam eden konuşmalarım, gerçek ben nerde...
13 Mayıs 2015 Çarşamba
Sevdiğiniz yalancı aşık mı?
![]() |
Her insan beyaz pembe mavi yalan söyler. Rengi var mıdır derseniz yoktur. Yalanın karakteri vardır bence. En karakterli yalan küsleri barıştırmak için ya da birini mutlu etmek için söylenen yalandır. Yok yok vazgeçtim yalanın bir açıklaması elle tutulur bir yanı yoktur. Yalan yalandır işte. Peki yalan söylendiğini anlamamızın yolları var mıdır? Tabi ki evet...
İnsan beyni doğru söylemeye programlanmıştır. Haliyle yalan söyleyince organlar harekete geçer. Lisanslı yalancılar bile ufak tefek tüyolar verebilir. Mesela;
1. Yalan söylediğini duşunduğunuz insanla mümkünse yüz yüze görüşün ve göz teması kurun. Gözlerini kaçıracaktır ya da konuyu dağıtacaktır.
2. Yalan söyleyen insan gereksiz açıklamalara girer. Bir anda ayrıntılarda boğulur. Çünkü öncelikle kendi inanmak ister.
3. Siz bağırmazken bir anda gerilim çıkarabilir. Bağırarak su yüzüne çıkmak ister.
4. Tabiki jest mimikler. Burnunu kaşıyabilir, avcunu sıkar, ağzını kapatır tabiri caizse kaşı gözü oynar.
5. Sorularına cevap veremiyorsa soruyla karşılık verir. Bu ona düşünmek için zaman kazandırır.
6. Bir anda gul koklamam senden başkasını gözüm görmez asla yalan söylemem gibi klasik oyunlara girer.
7.Ha bide tabiki biraz sıkışınca hastalığın arkasına sığınır. Ya başına ağrı girer ya sinir krizine ya da ayılıp bayılma numaralarına.
Bunların harici yalan hastalığına yakalanmış yalancı aşıklar kendini olduğu gibi göstermezler. Adını mevkiini eğitimini senin olduğun gibi anlatırlar. Yaşadığı yeri ailesini senin istediğin gibi gösterir. Kısaca kendi hayal dünyasında yaşarlar. Bu vakalar sakıncalıdır. Uzaklaşın...
Tabiki bunlar sadece bir ipuçları. Öyle ki yalan anlaşılır er ya da geç. Sadece biz inanmak istediğimiz için doğruyu söylediğini düşünürüz. Kısaca inanmak istediğimiz için inanırız. Kimse yalanda usta değildir olamazda. Mutlaka patlak verir ve biz görmezden geliriz.
15 Nisan 2015 Çarşamba
Topuklu ayakkabı giyip bir sure sonra ayağının ağrıdığını unutan kadın seni mi unutamaz😊
Fedakardır kadın. Bütün kalbiyle hesapsız sever. Erkekten daha erkek sever hatta. Kırılmaktan korktuğundandır çok konuşması. Merak etmeyin siz kırsanız da arkasını dönmez. Küser belki ama tamir etmenizi bekler. Kapalı kapıları vardır kadının ve sizi o kapıdan içeri aldıysa daha çok sevin. Dedim ya kadınlar aşka hesap sokmaz...
Unutma kalkanları vardır bir kadının. En güçlü silahları hep saklar. Adınızı andığı dudaklarına rujunu, ağlayan gözlerine rimelini sürer. Mutsuz olduğunu anlamanız zor hatta imkansızdır. Daha güçlüdür kadın. Güveni topuklu ayakkabıda arar. En güzel giysilerini ayrılığa saklar. Saçlarını çok sever kadın. Onları da unutmak için harcar. Sizin kadehlerde aradığınızı o kendinde bulur. Değişimi sevmek çoğu kadın. Herşeyi aynı yerli yerinde kalsın ister. Ta ki unutmak kapıyı çalana kadar. O zaman tanıdığınız kadını ve bütün bildiklerinizi unutun. Kadından bir melek çıkarmak yerine canavara dönüştürdünüz. Tebrikler. Artık tırnakları dışarıdadır.
İşte böyle. Eğer ki içinizden benim eşim hep böyleydi diye geçiriyorsanız o geçmişinden yadigardır...
hatırlayamıyorum
Tarifi olmayan bir duyguydu seni sevmek. Nasıl desem kahvenin en acı hali gibi. Ne içmekten vazgeçersin ne de acısını içmek istersin. En soğuk odaydı seni sevmek. İçin sıcacıkken donmak bile tatlı gelir ya insana bazen. İşte tam da öyle.
Küçükken parmağımı değdirdiğim soba gibisin bacası sürekli tüten. Eğreti uykum, korkulu gecem... Her an dumanında boğulacağım sıcacık köşem.
Seni sevmeye tövbe ettim bu ara. Bilirsin tezcanlıyım biraz. Beklemeyi bekletilmeyi sevmem. Aklıma koyduğumu o an yaparım. Ötesini berisini düşünmem. Olmayan hayali birini sevmişim gibi nasıl desem. Sanki hiç görmemişim sanki hiç yaşamamışım sanki hiç olmamışsın gibi. Tanımadığım daha doğrusu tanıyamadığım bir siluet karşımda. Yüzünü dun gibi hatırlayamıyorum artık. Parçalar eksik. Ben yarım. Soyut kaldın ben de. Biraz sevgi, biraz korku. Ötesi net değil. Ötesi uydurduğum hikaye...
Vazgeçmek için sebep arama. Bulmak zor değil.
Seni sevmek için sebebim yoktu ben de vazgeçtim...
Aşkıma aşksızlık verdin vazgeçtim.
Her kapı çaldığında sen diye bekledim ve yine sen değildin. Umudum bitti vazgeçtim.
En zor anımda gözümün yaşını silemeyecek kadar aciz olan sendin. Dayanağım yoktu. Vazgeçtim.
Semaya açtığım ellerimdin, dilimden düşmeyenimdin. En büyük yanlışım sendin. Vazgeçtim.
Veren sen değildin ama çok şey götürdün. Hayallerimi seninle gömdüm. Vazgeçtim.
Sesli kahkahalarımı sessiz çığlıklara dönüştürdün. Vazgeçtim.
Seni sevmek aşka ibadetti. Her vakit daha sevdim seni. Sonunda çaresiz kaldım. Vazgeçtim.
Seni sevmek soğuktu, yaz günü kış yaşadım. Üşüdüm. Tam donacaktım vazgeçtim.
Vazgeçmek için çok sebepler koydum önüme. Kimi gerçekti kimiyse bahane. Sevmek her yiğidin harcı değildir ya hani. Artık yiğitlikten de vazgeçtim vazgeçtim vazgeçtim...
6 Nisan 2015 Pazartesi
ayrılığa sığın seni ondan fazla korur
Ayrılık her zaman kötü değildir. Bazen en doğru seçimdir. Belki kalp kanseri olacakken ufak sıyrıklarla çıktın savaştan bilemezsin.
Birlikte olmaya korktuğunuz içinizi rahatsız eden biriyse karşınızdaki insan inanın sonunda haklı çıkarsınız. Çünkü kalp gözden önce görür bazen, kulaktan önce duyar, dudaktan önce söyler. O insandan uzak durun. Lakin size kocaman bir hediyesi her zaman olacak. Acı ve keder...
Bugün değilse bile bir gün ayrılığına şükredeceksin. Eğer ki yolundan sapan birşeyler varsa tekrar aynı hızla aynı hevesle ya da sıfırdan tertemiz yola girmez.Tamir ister zaman ister sabır ister. Bilirsin tamir edilenlerin ömrü de kısa olur. İyisi mi hakkı hurdacı. İyi yanı kaldıysa söker alır yeniden canlandırırlar...
5 Nisan 2015 Pazar
beyazı siyah yaparsanız gündüzünüz karanlık olur...
Düşündüm de ben senden geçemeyince kendimden geçmişim ve çok kızdım kendime. Önce kendi için yaşamalı insan, geçmişinden ders çıkarmalı, düştüğü yanlışlara tekrar düşmemeli. Eğer ki orası uçurumsa bile bile atlamak ahmaklık... Yaşadıklarımı önüme dizdim. Bazıları beş para etmedi çöpe attım. Hatta aslında çöpe o kadar anı attım ki elimde kuru sevgim kaldı sonra mı? O kadar eksilerin içinde sevginin yeri kalmadı, sevgi yaşananlara yakışmadı onu da sevgisizliğin içine attım. Ayağa kalkıyormuşum meğer ben. Yüklerim hafiflemiş hafiflemişte ben kaldıramam sanıp hiç yeltenmemişim bile.
Kimse dört dörtlük değil. Senin dört üçlüğün yeter sandım. Hayır yetmez. Yanık resimlerde kalmam ben kalamam. Eski sayfaları karıştırmanın lüzumu da yokmuş. Bak ölmedin ölmedim. Demek sensiz de yaşanıyormuş bensizde gulunuyormuş ve ben bunu çoktan öğrenmişim.Sevgi tek başına anlam kayması yapıyormuş.
Şimdi içimde tarifsiz bir huzur! Parçaları birleştirdim ve hakkın bitmiş bende. Hakkında hayırlısı olsun...
31 Mart 2015 Salı
kadını anlamak...
Önce masum bir kız çocuğu olarak dünyaya geliriz. Şeker, çikolata düşmez bir türlü elimizden. Tatlı olan herşeyi severiz. Gel zaman git zaman elimizden çocukluk kayar gider hayatı öğreniriz. Ama yine de bir güvenilesi bir erkeğe sırtımızı yaslamak isteriz. Çünkü çenemiz çalışsa da gücümüz azdır bizim.Çabuk yoruluruz. Kimimiz için o erkek babadır kimi o kadar şanslı değildir baba gibi bir yar arar durur. Siz olmadan yapacaklarımız sınırlıdır. En korkusuzumuz bile korkaktır aslında. Birinin gölgesine sığınmak isteriz...
Sonra büyürüz, bir yanımız hep çocuk kalsa da kadınlığı öğreniriz. Bir adam çıkar karşımıza bir anda severiz ve sevgi dileniriz, ilgi isteriz, çiçek isteriz, sürpriz isteriz isteriz de isteriz kısaca. Konuşmayı severiz zaman zaman dedikodu da yaparız. Ama en çok da bizi ağlatanı severiz. Hatta sevmekle kalmayıp yere göğe sığdıramayız. Yanlışlar yaparız. Kalbimizi sürekli dinleriz, mantıklı hareketler bize hitap etmez. Filmleri defalarca seyreder yine de ağlarız. Mutlu sonları severiz biz...
Kadını anlamak için kadın olmak gerekmez. Biraz insanlık kat yüreğine biraz merhamet biraz da adamlık yakışsın üzerine. (Omuzunda biraz yer ayır başımı koyabileceğim. Üzerinde kokan parfüm senin olsun. Kalbinde de biraz yer ayır bana omur boyu benim kalsın. Azıcıkta mutluluk kat bana al ömrüm senin olsun.) ...
30 Mart 2015 Pazartesi
vazgeçmek sevgiden değil sevgisizliktendir
Vazgeçmek en kolayıydı, kaçıştı, korkaklıktı. Sevdim mi adam gibi sev. Önünü ardını düşünmeden çıkarsızca. Merhametli sev. Biraz da adaletli. Annenin çocuğunu sevmesi gibi sev. Ağlamaklı sev ama gülmesini bil... Bazen gururunu koyarsın ortaya beş para etmez, bazen sevgini bile esirgersin de değerin eksilmez. Sen gururlu sev...
Severken vazgeçilir mi? Cevabın evetse bana sevmekten söz etme. Sen sahtenin de sahtesisin. Söylesene hangi göz bir daha o göze bakmamaya katlanır? Hangi el başka elde aklanır? Hangi yürek başka sevda da saklanır? Yapmaaa ... Öyle bir sevmek ki kulağın onun sesinden gerisini duymaz olur. Öyle bir sevmek yaşamamışsın sen. Vazgeçmek sevgiden değil sevgisizlikten...
Vazgeçene savaş olur mu hiç çok seversen evet. Mağlup ayrılacağını bile bile bazen vazgeçişlerin önüne geçmek ister insan. Durduramaz... Ve o vazgeçer. Çaresizlik içinde kalırken sen o çoktan başka limandadır artık. Vazgeç sende çünkü bazende vazgeçenden vazgeçmek gururdandır. Varsın o sevgiden vazgeçsin ama sen gururunu koy önüne ve gururundan vazgeçme.
26 Mart 2015 Perşembe
susmak geceye düşer...
Geceyi seven yalnızdır. Her kalabalık ona tekrar yalnızlığını hatırlatır ve ona geceyi sevmek düşer. Gecenin koynunda uyumak zor. Sessiz çığlıklarda yanlış eller,yanlış seferler. Küçük harflerle konuşmak hep sana düşer, Kalbin ayrı söyler kendin ayrı söyler...
Sana uyuyorum yine bugün gecenin koynunda. Gece avutur beni, gece saklar, gece susar, gece alır tüm öfkemi... Kahkahalara sığınmış yıkıntılar gece teker teker hesap sorar. Ne desem ne söylesem! cevapsız bıraktın beni dünlere, yarınlara...
Resmin yine konuşuyor geceye inat. Ahhh sanki çıkıp gelecekmişsin gibi. Bir gece de gündüz ol bana. Bir gece de güneş açsın odamda. Yok vazgeçtim gelme, gelirsen bırakmam daha çok severim seni ve sen yine gidersin. Bugün deler ama bir gün geçer. Dinmedi söz yaşlarım varsın o da senden hatıra kalsın. Sen sen ol gelme.Zaten sevmeden sevmeye geldin, sevmeden sevmeye gittin. Suçlu varsa benim biliyorum en büyük düşman benim kendime, aşkın yalın halini yaşattın hep hatta yalan halini. Ben inandım ve öylece kaldım. Hala yarsın hala yarasın hala yalansın. Bugüne de Hamdolsun...
6 Mart 2015 Cuma
duygular %90 yer değişiyor...
Bir eğlenceydi yaşamak. Oyunun içindeydik belkide. Adı da belki sek sek olurdu. İki ayağımızın üstüne hiç basamadık çünkü. Hep bir ceza hakim. Hem iki ayağımızı bassak yanardık. Belki de dokuz taş oynadık yaşarken. Ne kadar çok kişi varsa o kadar çabuk yıkılırdık. Tek başına daha da sağlamdık. Ee sonra belki de adı tabuydu yasaklı kelimeler vardı bizse hep yasakları söyledik. Yağ da sattık bal da sattık hatta bazen yetmedi birbirimizi de sattık. Yok paraya hem de. Hayat eğlenceyse doya doya eğlendin sende...
Ahh nasıl da düşünemedim bir oyunun içinde olduğumu. Adı sanı her neyse ne! Elbet bir kural vardı ve kurallarına göre oynamazsam yanardım. Ben de yandım. Oyundan çıktım. Ama ben hep inatçıydım. Onların yanmasını beklemeden başka oyuna katıldım ve ben her yerde yanana kadar oynarım. Sonra mı kuru bir eyvallaha tüm hayatı sığdırırım yoluma bakarım.
26 Şubat 2015 Perşembe
Düşlerimde bile bir varsın bir yoksun...
Düşlerimde seninleydim yine bugün. Bazen geliyorsun işte. Uykunun en güzeli seninle uyanmak. En taze duygularla seviyorum seni yine ve yine bilmiyorsun ne kadar sevdiğimi. Söyleyemedim ama çok seviyorum seni.
Yine tatlı bir telaş içindeyim ilk gördüğümdeki heyecanda cebimde öylece kuş misali geliyorum. Kocaman kollarını açmışsın beklemek en çok sana yakışır. Elinde ucu yanmış sigara diğer elin cebinde. En sevdiklerimi giymişsin yine. Sana koşmak aşkın en yalın en sıcak haliydi. Koşuyorum geçmişten kalma çocukluğumla birlikte ve sen... yine uyandım. Başka hayatlarda görüşmek dileğiyle.
Güzel yerler tanıdım seninle güzel yemekler ... seni tanıdım ben seninle. Belki seni de seninle tanıştırdım. Birazcık gülümsememden kattım asık suratına. Birazcık şefkatimden verdim kalbine. En çokta kendimden verdim sana koca bir parça gitti yokluğunla ya neyse. Senin hayatını yaşadık birlikte benim hayatıma geldiğimizde vaktimiz daraldı canın sağ olsun...
Apansız uyandığım uykum gibisin. Tekrar göremediğim fakat istediğim. Tekrar tekrar uyusam da eskisini bulamadığım. Geçmiş gibisin içimden. Belki de sadece şimdiki gibisin... Siyah beyazsın bazen unuttuğum ama tekrar izlediğimde hatırladığım. Masal gibisin bende bir varsın bir yoksun.
Ha bir de artık ben de sen gibiyim bir yokum bir daha yokum ...
Yol bittiğinde geri dönersin
Bir gün seni beklemekten vazgeçeceğim elbet. Yalanların peşinde dolaşırken sen ben çok uzaklarda bir sen daha seveceğim. Sana verdiklerimi de vereceğim elbet. Hayıflanma, kıskanma.
Seni ederin kadar beklemiş olacağım bir gün ve sen arkana bakmadan ilerlerken bir yerde yolun bitecek ve geriye dönmek isteyeceksin. Ben mi geri döndüğün yerde olmayacağım. Senin yolunun bittiği yerde benim yolum başlayacak çünkü.
Nasıl sen aydınlıkken ben karanlıksam güneş benim için doğacak bu defa. O zaman bekleme sırası sende. Boşa bekleme bile demem. BEKLE... Ben dönmem ama sen yine de bekle.
yaşamdan kesitler...: aşkın tarifini dil değil gözler konuşur
yaşamdan kesitler...: aşkın tarifini dil değil gözler konuşur: Aşk üç harfliydi. Söylemesi basit fakat yaşaması zor. Sahi aşk neydi? Tarifi neydi? ne eksik katarsan güzel olmaz ya da neyini fazla atarsa...
22 Şubat 2015 Pazar
aşkın tarifini dil değil gözler konuşur
Aşk üç harfliydi. Söylemesi basit fakat yaşaması zor. Sahi aşk neydi? Tarifi neydi? ne eksik katarsan güzel olmaz ya da neyini fazla atarsan şerbetli olurdu. Yemek içmek gibi miydi aşk? Ya da bir gün herkes yaşar mıydı? Belki de hastalıktı...
Asırlardır anlamı herkese göre değişen ama tam teşhisi konamayan bu duygu nasıl olurda derin izler bırakabilir? Sevgi çok kez çıkarmış ya karşına aşk niçin tek kişiyle olur?
"Nedendir bilinmez aşk niye vardır. Ama hayat aşkı yaşadığın kadardır"
Büyük bir güçtü bana göre. Kendini güçlü hissetmek herşeye sorgusuz göğüs germek. Yapabileceğini sanmak. Hatta bazen sanmakla kalmayıp yapmak. Herkesi karşına alıp yaşamaktı. Yapmak dedim ya iki seçeneğin var zaten ya kaçaksındır ya da enayi olan. Bu da aşkın ölçüsüdür kanımca.
Ah aşk ne geldin ne de gittin. Hala bir yerlerdesin. Ne huzur verdin ne de bana kalan bıraktın. Hainsin aşk. Hadi onu aldın da kendin niye benden gitmedin...
11 Şubat 2015 Çarşamba
sevgili gün sevgililer günü...
Evet, günler yaklaştıkça sevgililer günü telaşı artıyor. Etrafımdakiler bayram havasında. Para tuzağı sevgililer günü, sevginin günü mü olurmuş diyenlere inat seviyorum ben bugünü ve her gününüz bol hatırlanmalı her gününüz tatlı sürprizler içinde her gününüz sevgililer günü olsun diyorum... (yılda bir kere olsun hatırlanmak güzel bir şey bir de böyle düşünmek lazım)
Gelelim konumuza hediyeler, yemekler, çiçekler, o gün giyeceğiniz kıyafetler hala hazır değil mi? Eğer bayansanız şimdiye kıyafetin ütüsü bitmiş, hediyeye not bile yazılmış olmalı. Erkekler için son dakika günü çünkü bugün:)
Kadına alınacak hediyeyi hala düşünememiş ya da bizi hala tanıyamamış olanlarımız mutlaka vardır. Hemen söylüyorum. Öncelikle olmazsa olmazımız güller. Günün anlam ve ehemmiyetiyle birlikte kırmızı olması tercihimiz:) Tabi ki bir yemek yenmeli ardından. Mum ışığı ve güllerle donanmış bir sofraya asla hayır demeyiz. Sevgiliniz çocuk ruhluysa balonlar, aldığınız ayıcık, panduf terlikler, eğlence parkı vs hoşuna gidebilir. Duygusal bir yapısı varsa sinema tercihiniz arasında olmalı. Eğlenmeyi seven biri ise bir konser ve ya bir canlı müziğe asla hayır demeyecektir. Aslına bakarsanız önemsendiğini bilmek herkesin hakkıdır çabaladığınızı görmekte haliyle hoşumuza gider. Sıkıldınız biliyorum. Ah şu erkekler...
Kızlar size gelince siz ne yapacağınızı bilir ve layıkıyla zaten yaparsınız:)
Sevgililer gününüz kutlu olsun şimdiden. Sevgi aşk kolay bulunan şeyler değil. Ama maalesef ki kolay kaybedilir. Dört elle sarılın birbirinize. İki yarımdan bir bütün olur unutmayın. Aşkla kalın...
Bu arada sevgilisi olmayanlar için çekilmez anlamsız bir gün FARKINDAYIM. Ama bencil olmayın siz kutlarken de başkası geçiriyordu içinden bunları. Ama yine de siz de bence evden dışarı çıkmayın. Sinirleriniz boşa harap olmasın
10 Şubat 2015 Salı
Once kendini kandırır insan sonra sıçratır...
İnsan hata yapmaya önce kendinden başlar. Sonra yavaş yavaş hatalarını başkalarına sıçratır ve kendini temize çıkarma çabası içine girer. Temiz olan biri neden temizlenmeye çalışsın ki. Kendini inandırmayı başardıktan sonra karşısındakini de inandırır hatta yeminler eder. O na göre ortada yalan yanlış yoktur çünkü hayal dünyasına kendini öyle bir kaptırmıştır kendisinden başkasını gözü seçmez...
Şizofrenik bir vakadır aslında hatalarından ders çıkarmayı bilmemek. Ders çıkarmak kenarda kalsın hata yaptığına bile inanmaz. Öyle ki ruh sağlığı bozuk olan insanın herkese ben zenginim, çok param var, denize sıfır evim var diye söylediği hayalinde yaşattığı o hayat aslında hiç onun olmamıştır. Ama o öylesine istemiştir ki onun hayalini gerçek sanıp önce kendini kandırmıştır.
Bir gün öyle biri karşınıza çıkarsa şaşırmayın gülün ve geçin. Doğrusunu anlatıp hayallerini de yıkmayın. Bırakın sahip olmadıklarıyla kalsın. Adam değilse size kendini adammış gibi tanıtsın. Her adımı eğriyken sizin doğrunuzu eğik sansın. Sadece siz hayalinin içine dahil olmayın. Hayatta herkes once kendine hata yapar kendine yanılır kendine yalan söyler ve kendiyle yüzleşir. Zarardan dönmek karlı gelmiyorsa insana zararına ortakta olmayın.
8 Şubat 2015 Pazar
Bağlanma kopartırlar ( hele bağımlılık yolun yol değil)
Bağlılık ile bağımlılığı ayırt etmek lazım bazen. Nedir bu bağlılık bağımlılık kavramları. Bağlılık birşeye karşı aşırı sevgi duymaktır. Bağımlılıkta ondan kopamamak, o olmadan yaşayamamak. Aslında birbiri ardına gelen eylemler bunlar bağlılık bir iki adım ötesidir bağımlılık kelime olarakta sadece bir kaç harfi fazla.(dikkat et o bir kaç harf hayatını mafetmesin)
Diyelim ki birine bağlısın çok aşıksın seviyorsun vs normal. Ama körü körüne bağlanma! Herşeyini üzerine kurma hayallerine onu katma. Kırıldığında iş işten geçmiş olacak çünkü. Hadi o hata senin cebinde. BAĞIMLI olacak kadar sevme kimseyi. Yaşamak zor gelir. Hergun canından can kopar , uyumak zor uyanmak ayrı zor. Elin ayağın tutmaz olur sonra . Nefes almak bile zor...
Ha yaşar mısın korkma sana mutlu bir haber evet yaşarsın ama nasıl ne şekilde kiminle hangi dermanla. Bağlılık bile zorken alışkanlıklarından bile vazgeçemezken insan kendini duşunuyorsan bağımlı olma çunku eroin kullanan gibi ya sonun bir hastahane ya da bir doz daha...
7 Şubat 2015 Cumartesi
Hayat dersi part 1
Gecelerde bulmuştum seni. Gözlerin ışık olmuştu bir anda. Ne tuhaf o gün ne de aydınlıktın bana. Dünyamı karartacağını nerden bilebilirdim. Yürüdüm arkama bakmadan ve sen sana yürüdüğüm kadar gittin. ( belki de hiç gelmemiştin) Sonra tamamen kayboldun. Ben mi seni ararken o karanlıkta kaldım...
Yalnızlık zor, yalnızlık ağır, yalnızlık yorgunluk, yalnızlık herkesin olması ama kimsenin seni duymaması, yalnızlık müziğin sana arkadaşlık etmesi kitaplardan medet ummak, yalnızlık zor... En guzel gecelerimin yalnızlığı! En güzel güneşimin karanlığı! Ne kadar söylenecek kötülük varsa sende birikmiş. Senden gelecek herşeye kalbim tükenmiş. ( boşa harcanan herşey çabuk biter.)
Umutlarımı kağıt parçası gibi yakan sen, hala nefretimi sevgimin üzerine çıkaramayan ben. Hak mıydın bana yoksa yasak mıydın? Nasıl oldu da yanıldım.( Hatalarımın en güzeli) İnsan sarrafıydım sanki. Çok bilen çok yanılır. Üzgünüm butun yanılgılarım sende benim. Butun yalnızlıklar sana çıkıyor. Butun cam kırıkları seninle. Sen mutlu ol eserinle. Ben bakarım başımın çaresine. Sen beni düşünme ( düşündüğünü düşündüm bak yine yanıldım.)
29 Ocak 2015 Perşembe
ÖZGÜRLÜK YALNIZLIKMIŞ MEĞER...
Özgür yaşamak hakkımızdı evet. "ben hesap vermem", "bana karışma", "sıkma beni" hatta bazen kocaman bir çığlık attığım oldu köşeye sıkışmış ordan çıkamayan bir çocuk misali. Zordu geldi o zamanlar birgün özleyeceğimi nerden bilebilirdim?
Ahh sen yoksan neyleyim ben özgürlüğü yerin dibine batsın. Benim en büyük özgürlüğüm sana koşmakmış. Yanlışmışım yanılmışım....
Gönlünü ala ala gittiğim yerler var ya senle kavga etme pahasına yaptıklarım işte senden sonra hiç yapmadım. Senden sonra seni hiç üzmedim. Özgürlük yalnızlıkmış meğer bilemedim...
Tam da istediğim gibiyim aslında kimseye hesap vermeyen, başına buyruk, istediğini istediği zaman yapan. Mesela diken üzerinde değilim artık. Telefonumu cebim yoksa çantama koyabiliyorum. Yetişeceğim bir yer yok. Ben istersem bir kahvelik daha oturabiliyorum. Ya da etek giyiyorum mesela kavga dövüş giydiğim kıyafetler artık kuytu köşede değil. Ama dedim ya yanlışmışım. Özgürlük yalnızlıkmış YANILMIŞIM... BÜTÜN ÖZGÜRLÜĞE KOŞANLARA...
27 Ocak 2015 Salı
uzaktan ilişki yaşanır mı?
Günümüzde üniversite ve internet yaygınlaştıkça uzaktan ilişki kaçınılmaz bir hal aldı. Sanal sevgili ya da adı olup kendi olmayan sevgili. Peki sizce uzaktan ilişki yürütülebilir mi? Ya çok seviyorsan?
Üniversite aşkları sanal aşka göre daha şanslı durumdalar. En azından yaşanmışlık olarak. Hayali değiller... Ama istatistiklere göre bir ilişki yaşamak için sürekli görüşmek temas halinde olmak gerekiyor. Yani sanal aşklar ilk maddede kaybetmiş gözüküyor.
Peki ayrı şehirlerde aynı yaşanan aşklar? Bu da ikinci maddeye giriyor. Yine istatistiklere göre ilişkide en fazla 21 günde bir görüşmek gerekiyor. Üniversitesi bitince ayrılmak, tayini çıkması, şehir değiştirmek vs. ayrılık çanlarının göstergesi. Çünkü 21 günden sonra ilişki yaşadığını hissetmemeye başlıyormuşsun. Bağı koparmamak amaçlı alınan tedbirler bir süre sonra elinde patlıyor anlayacağınız. Kısaca gözden uzak kalan gönülden ırak olur cümlesini doğruluyoruz.
Peki ya ne yapmalı? Mecburiyet dışında uzak kalınmamalı eğer uzak kalınsa bile en fazla ayda bir görüşülmeli. Tabi ki ömrünün sonuna kadar değil. Eğer imkanlar yerindeyse ilişki uzatılmadan ciddiye binmeli. Eğer sene geçmesine rağmen bu şekilde devam eden bir ilişkiniz varsa ayrılık kapıda girmesine izin verin. Çünkü sadece zaman harcamış olursunuz ve o harcadığınız zaman size acı mutsuzluk üzüntü olarak geri dönecektir. Ne kendi zamanınızdan verin ne de zamanın çalınmasına izin verin...
24 Ocak 2015 Cumartesi
çocuk kalabilmek mi ? o da ne demek
Ne kadar masumdur çocuklar. Hiç bir kötülük birikmez mi içinde evet birikmez. Hangi ara büyüyüp o masumluğu kaybediyoruz. O minicik eller ne zamanda silah tutmaya başlıyor ne zaman sevimli kesik konuşmalar küfre dönüyor. Ne zaman hızsız kapkaççı çıkıyor aralarından anlamıyorum ve ben galiba o arayı kaçırıyorum.
Sevilmeye layıktır onlar koca adamlardan daha adamdır. En azından deneyim kazanana kadar. Hırsımız öfkemiz hayatta kalma çabamız bizi biz olmaktan çıkartıyor. Çocuk kalsaydım diye düşündüğümüz çok olmuştur değil mi? Peki bizim çocuk kalmamız için şartlar yeterli mi? Hayat bize çocukluk yaparken bizde çocuk olabilir miyiz? Çocuk kalabilir miyiz? Belki. Ama çok zor.
Bizi büyüten insanlar hatta daha da ilerleyip insanlıktan da çıkaranlara selam olsun. Ha bir de her şeye rağmen içindeki çocuğu kaybetmeyen insanlar. Siz çok güçlüsünüz...
23 Ocak 2015 Cuma
açılan yaradan ancak yaradan(rabbim) anlar
Allah a sığındım ben zor zamanlarımda. Bildim ki beni benden daha iyi tanır beni en iyi o bilir. Beni çaresiz bırakmaz. Sabahlara kadar yalvardığım oldu bazen, uykumu kaçıranlara inat uykusuzluğumla dualara sığındım.
Mutlu zamanlarımda unuttuğum olmuştu el açmayı. Belki de gerek görmedim mutluydum zaten. Yanlış! Mutluyken de şükretmeli insan etrafında sevenleri olduğu için önüne o kadar aç varken bir tasta olsa yemek geldiği için. Sakat olmadığın için ve bir çok şey için. Hayatımdaki artıları yazdım. Eksileri de bilemedim artılarımın fazla geleceğini. Meğer hazinem varmış benim olduğu için bakmamışım.
Benim duaya üşendiğim de oldu. Tövbe haşa! Çünkü duamın içinde acı öfke hüzün yoktu. Kısa sürerdi. Taşlar yerli yerindeydi ne için dua edebilirdim ki?
O yüzden biz çiğ süt emmiş yaratıklarız. Ne zaman işimiz düşse o zaman çareler arar o zaman el açarız. Şimdi mi ne oldu? Benim unuttuğum zamanlara inat beni unutmamış. ( Allah affedendir, bağışlayandır, gönlü zengindir.)
Kim inkar edebilir seni varlığını? Benim imdat çığlıklarıma kulak tıkamayan rabbim mucize yanında sönük kalır...
Ne istersen yaratandan iste. O sana en iyi merhemi bilir. En iyi çareyi verir. Açılmayan kapılara anahtar olur. O isterse imkansızı bile önüne serer. O isterse butun dağlar yok olur.
Mutsuzsan duayı mutluysan şükrü düşürme dilinden. Fani dünyada biter bir gün. Cebinde trilyonların varken aç kalırsın ahirette ya da beş kuruşun yokken zengin oluverirsin. Ne dilersen en hayırlısını dile ama Allah'tan dile er ya da geç sahip olursun. Olamazsan da uzulme Allah kullarını yarım bırakmaz demek ki daha da iyisini verecek BEKLE...
Başla çizgisindesin bugün
Her sonun arkasında yeni bir başlangıç gizlidir. Yaşanılan hüzünlü anılar, mutlu günler göz yaşlarıyla birlikte sona yaklaştırır insanı. Herkes kendi sonunu kendi yazar. Kimi yorgunluk sancısıyla birlikte kimi mutluluktan başı dönmüş şekilde. Arkamızda bıraktığımız her insan arkamızda olmak istediği için bırakıldı ve donup bakmadan yürümek gerek mutlu olsan da. Bırak o arkanda olmaya devam etsin. Sen önüne bak...
Belki yeniler daha mutlu eder seni nerden bileceksin denemeden. Belki de mutlu olduğunu zannettin. Hayır mutluydum deme hemen! Tamam sen mutluydun da belki o değildi. Bilemezsin.
En guzel güneş yağmurdan sonra gelmez mi? Yağmur ne kadar yağarsa güneş o kadar ısıtır insanı. Yağmura aldanma sen gelecek güneşi hesabını yap. Her yeni gün başlangıcın her güzel insan yoldaşın olsun.... Bırak yaraların durmadan kanasın fark eder mi?
Sonlarına uzulme ki başlangıçların taze tertemiz olsun. Bir acı çekersin alnının akıyla bin mutluluk gelir sana. Butun başlangıçlara...
22 Ocak 2015 Perşembe
sabır anahtarın olsun
Her şey istediğin gibi gitmiyorsa dur ve sabret. Allah sabredenlerle beraberdir. Akışına bırak bir süre. Çünkü uğraştıkça daha da kötüye gider...
Herkesin hayatında ilerleme duraklama ve gerileme dönemleri olmuştur muhakkak. Gonul ister ki hep güzele yol alıp gidelim. Ama bazen evdeki hesap çarşıya uymaz ve ilerleyemezsin. İşte tam dönüm noktasıdır o aslında.
Eski yolun bitmiş eski kararların vadesi tükenmiş yeni kararlar alma vakti gelmiştir. Aceleci olma! ne istediğini bilmeden hareket etme. Çünkü o zaman yanlış yaparsın. Sadece gerilememek için çaba göster duraklamak kotu bir şey değildir çünkü. Kaybedecek bir şeyin yok kaldığın yerden devam edersin ilerlemeye. Hem hayatın yorgunluğu fazla ağır gelmiş olmalı biraz yüklerini hafiflet. Kafanı dağıt.
Kendine güven. Sen kendinin kefilisin unutma. Her şey guzel olacak dersen olur. Sen istersen başarırsın. Yeter ki ne istediğini bil.
21 Ocak 2015 Çarşamba
adımlarını sayarsan yorulursun
Düşünmeden atılan her adım dipsiz bir kuyu gibidir. Sonu gözükmez. Bilemezsin nereye nasıl gideceğini. Kayboluverirsin bir anda. Sen kimseyi göremezsin , kimse de seni bulmak istemez zaten.
Çırpındıkça batarsın bazen. Aynı yükü taşırsın ama taşıdıkça ağır gelmeye başlar. Her baktığın yerde senden geri kalmayan yorgun suratları görünce önce rahatlar sonra kaldığın yerden devam edersin yoluna. Herkes yolunu kendi seçer derler. Engebelimi yoksa düzlük mü senin kararın...
(bilseydim eğer bir yolun sonunda sen varsın. O zaman kendimi bırakır yine gelirdim)
Yarınların önündeki yolda geçmişin arkandaki ve duşunduğun her an hayatından gidiyor. Ya duşunup gitmeyeceksin. Ya da hiç düşünmeden gideceksin. Karar senin yarınlarda geçmiş olacak bir gun ve yine dönüp baktığında koskoca yanılgılar bırakma ardında. Sağlam yeri bile inleten ve silinmeyecek adımlar senin elinde.
20 Ocak 2015 Salı
sağım yalan solum yalan
Yalan çağımızın yeni hastalığı... Attığı adımı bile yalan olan insanlar tanıdım ben. Dışı pahalı içi pahasız. Ustu başı düzenli hayatı düzensiz. Zengindir yalancılar. Herkesin hayatından çalıp kendi hayatına ekler çünkü. Pahada zengin karakterde fakir...
Nice insanlar gördüm üstünde elbise yok nice elbiseler gördüm içinde insan yok. Ne de güzel anlatmış...
Biz kıyafetiyle insanlığı eş değer tutan insanlarız ve bu yüzden kaybediyoruz aslında. Takım giyene adam diyebiliyoruz mesela. Ne güzel bir sıfattır sıfatsızlara adamlık. Ama üzerine bir kaç beden büyük. Tıpkı giydikleri takım gibi...
Yalan her an her yerde karşınıza çıkabilir. Panik yapmayın. Derin bir nefes alın. Kurtulmanın yollarını bir an önce arayın. Düzelir diye beklemeyin. Bu hastalığın sonu ölümdür yani umutsuz vaka. Ha bir de unutmadan yalan bulaşıcı değil karakter meselesidir. Herkese bulaşmaz...
18 Ocak 2015 Pazar
matematik insanı...
Bazı insanlar matematik gibidir. Bazen üssü sayılara benzerler hatta. Üzerinde sıfır vardır. Sen çok büyük çıkacak sanırsın. Sonucu bir olur. Tam bir fiyasko yani... Bazen değer verirsin yanlış çıkar. Çünkü senin verdiğin en büyük değer onu en küçük yapmaya kafidir.
Sonucunun ne olduğunu bilemezsin. Ama yine de çabalarsın çözümlemek için. Uğraşırsın uğraşırsın o kadar emekten sonra bir bakmışsın aaa sonucu sıfır😊
Akıllanır mısın hayır. Tekrar denersin tekrar tekrar... Test usulü işler bazen insanlar. Dört seçeneğin vardır ve sen hep yanlışı seçer doğrusunu öğrendikten sonra önceki darbelerden yanlış olduğunu anlar ve ben bu soruyu nasıl yanlış yaptım dersin.
Dört hayvan bir insanı götürüyorsa yaşasın çoktan seçmeliler... Sıfır bazı insanları yutmaya yetiyorsa yaşasın matematik...
15 Ocak 2015 Perşembe
sensizlikle başbaşayım...

Unutmak mı? Hayalini görsem sarılırım. Öyle hasretimsin hala. Ne zaman unutmak istesem daha çok aklımdasın. Hatırımdasın...
Sensizlik mi? Benden uzak kalsın. Sen bilmezsin sensizliğin acısını da bana yaşatansın...
Özlemek mi? Boğazım düğüm düğüm, ellerimde senin kokun, gözlerimde senin yüzün, kulağımda hala sesin var. Attığım her adımda kaldırımları ağlatan isyanım ve senin hayali siluetin. Her adımda biraz daha geliyorum sana. Yaklaşıyorum yaklaşıyorum tam geliyorum, hayalimde bile kayboluyorsun...
Sevmek mi? Seviyorum be hala seviyorum. Düşündükçe kanatlanıyorum. Uçuyorum bir anda ama sonra düşüyorum...
14 Ocak 2015 Çarşamba
bir varmış bir yokmuş bir daha yokmuş...
Yokluğun içime işledi yine soğuk rüzgar gibi. O kadar sensizlikle doluyum ki sana yer kalmadı kalbimde. İnsan zamanla her şeye alışırmış derler ya alıştım işte.
Özlemiyorum mesela eskisi gibi. Özlemlerimi gözyaşlarımı sildiğim mendille birlikte çöpe attım. (bir daha beni üzenlere bakmadım) Sahi en son ne zaman görmüştüm senin gerçeğini, gerçeklerini. Ne zaman sevmiştik ne zaman vazgeçmiştik. Anlamadım. Ne kadar güldüm de bu kadar ağladım bilemedim.
Sensizlikle doluyum yine bugün. Bir kere daha yalnız çaresiz ve yorgun. Yırtık bir kitap gibiyim bugün sayfalar okunaksız parçaları birleştirilemez, atmaya kıyamadığı ama rafta tozlanmaya mahkum bir kitap. Kitap demişken boş değildi içi aslında dopdoluydu huzur vardı görebilene mutluluk vardı. Sen son sayfasından başladın okumaya ve başlamadan bitti.
Senli cümleler bile artık sensizlikle bitiyorsa yazılacak üstüne söylenecek tek bir cümle kalmamıştı aslında da neyse...
Büyüklüğü bana ver yine küçüklük sende kalsın. Sevmediğin oyuncaklarını da ver bana sevdiklerin yanında olsun. Oyun oynadık birlikte kotu rolleri bana ver iyiler senin olsun. Yine de istemedin ya
canın sağ olsun. İstersen yine çık oyundan bu da son olsun...
12 Ocak 2015 Pazartesi
Kendini senden başka kimse değiştirmesin
Değişmeyen tek şey değişimin kendisi diye boşa dememişler. Eğer şimdiden memnun değilsen yarınını değiştir. Dününü değiştiremezsin geçmişin onlar senin. En kotu en güzel tecrübelerin. Nereye gidersen geçmişin gelir seninle.
Bugününü değiştir. Yarınların daha guzel olsun. Ancak oyle dunun değişir yavaş yavaş yarınların dunun olur ve güzelleşir. Silersin sevmediklerini aklında istemediklerini.
Kendini değiştir etrafındakileri herkesi. Kendi isteğinle değişmezsen seni üzenler seni oyle bir değiştirir ki tanıyamaz olursun kendini...
8 Ocak 2015 Perşembe
insanlıktan çıkaranlara...
Ayrılıkların bile tadı yok eskisi gibi. Kimse yıllarca yas tutmuyor gidende kalanda...
Artık anlamı yok beraber geçirilen zamanların. Unutmak kolay gelmiş herkese ve unutmuşlar. Gönül almakta yok. Kaybetmek zor gelmiyor çünkü.
Pazara çıkmış sevdalar aşklar ciğeri baş para etmeyen insanlara yok paraya veriliyor. Yok para demişken zaten kimsenin aşkı da beş para etmiyor.
Şarkılar bile ayrılık çalarken oynuyor. Öyle güzel bir zamandayız ki kimse görmüyor, duymuyor, bilmiyor. Yasların suresi kısaldı, insanlar taş olmuş ağlamıyor.
Sahi biz ne zaman insanlıktan çıktık?
7 Ocak 2015 Çarşamba
Ailemden başka can bilmem ben...
Aile, benim ailem... En içten gülümsemem en içli ağlayışım... Anlatmaya kelimeler yetmez. Cümleler anlatamaz sizi eksik kalır.
Kim seni bu kadar bağrına basabilir ki bu hayatta ya da kim karşılık beklemeden koşar yardımına. Ailen varsa sırtın yere gelmez arkadaş. Kimse bana yalnızım demesin, onlar varken çoklu yalnızlık yaşarsın bazen. ( düşün seninle yalnızlığa bile razılar)
Çekirdek ailemin büyük kahramanları. Benim yanımdan bir an gitmeniz beni karanlığa çeker, nefes alamam. İşte o zaman yorgun düşer yüreğim yenilirim.
Sıcacık yuvada kahkahalar varsa, tencerede yemekler pişiyorsa, sofraya hala uç beş tabak geliyorsa hala mutluluk derim adına. Biz aileyiz aynı anda güler ağlarız. Dertlerimiz poyraz mutluluklarımız bayram sabahı gibi. Annem hep derdi de anlamazdım demek istediğini şimdi anlıyorum. "parmaklarının biri koparsa diğerleri eksik kalır". Annem el ise biz parmaklarıyız...
5 Ocak 2015 Pazartesi
yara sardıkça yar sarıldıkça iyileşir
İsterdim ki büyük bir fırtına kopsun içinde beni gördüğün zaman ya da görmediğin zaman yaşamanın anlamsızlaştığını düşün.
Ne olurdu bensiz bir dünya hayallemeseydin. Bencilce mi hayır olsa olsa sevgice aşkça...
Özel olduğumu defalarca duymak bile yetmeyecekti aşkıma hissetmek istedim. Sıcak bakışlarını dolaştır üzerimde tekrar tekrar güzel olduğumu söyle. Yalan da olsa dinler mutlu olurdum. Tarifi olmayan denizlerde yüzmek istedim boğulacağımı düşünmeden. Sırtımı sıvazlayan çok oldu benim. Oysa ben yaslanmak istedim.
Ben sana inat kuş cıvıltısıyla uyandım her gün. Ufacık yatağımda büyük hayallere sarıldım. Korkuyla aşkı bir yaşadım ( Aşkım olmadı, korktuğum oldu). Bir gun daha yazmaklayım bir gün daha sağanaklı. Bir gun güneş açtığımda ısınmaya kalkma sen bana yar değil yarasın. Sen bana yara bile değil yaramazsın
3 Ocak 2015 Cumartesi
ayrılığı birde benden dinleyin
İlk zamanlar boşa çırpınır kabul edemez olursun, yediremezsin ayrılığı. Dönecek diye beklersin eminsin ya kendinden (benim gibisini bulamaz). Telefonun bile uzağındadır ( ne de olsa arayacak). Arar tabi ama o değil, telefonun apansız çalar koşarak gidersin veeee hayal kırıklığı...
Zaman yavaş yavaş geçer. Bir bakmışsın buyuk bir öz güvenle bıraktığın telefonun elinden düşmez olmuş. Önce kendine sinirlenirsin sonra herkese çatmaya başlarsın. "
Artık çareler çaresiz gelmeye başlar iyice yorgun düşersin hasta gibi hissedersin kendini her gun, yorganın yastığın en yakın şahidin olur ağlamalarına. Bilirsin kabullenirsin ya da etrafına öyle davranır kendini yiyip bitirirsin...
Öyle bir ayrılıktır ki o bütün gitmeler anlamsızlaşır. Sen bile aynaya baktığında güzel gelmezsin kendine. Artık sahte gülmeler vardır dudaklarında, eee her gun de ağlanmaz ki! çekinirsin ağlamaktan. İçine akar gider göz yaşların. Düğüm düğüm olmuş boğazın.
Hoş geldin AYRILIK. Ne zormuş seni taşımak! Hangimiz güçlüysek o galip gelecek bu savaştan. Hoş geldin AYRILIK. HOŞGELDİN kahkahalarımın esas katili, dunumun sebebi bugünümün pişmanlığı yarınımın gaddar sahibi...
2 Ocak 2015 Cuma
baş ağrınız psikolojik mi?
Baş ağrısı hayatımızı derinden etkileyen bir sorun. Uykusuzluk, halsizlik, soğuk hava şartları, alkol, gurultulu ortam baş ağrısını tetikleyen faktörlerdir..
Peki ya psikolojimizin bozuk olması moral bozukluğu baş ağrısı yapar mı? Yani demek istediğim bazen baş ağrısını biz mi çağırıyoruz?
Evet en önemli sebeplerinden biri moraldir. Çok düşünmek, haddinden fazla ağlamak, sinirlenmek gibi eylemlerimizde baş ağrılarımıza sebep. En güzeli biraz duyarsız olmak etrafımızda olanlara. İş yerimizdeki sıkıntımızı orada bırakmak.Eşimizle sevdiğimizle tartıştıktan sonra ağlamamayı başarabilmek.
Biz hayatı çok ciddiye alan ve çok düşünen insanlarız (bırakın biraz karşı taraf duşunsun). Baş ağrısına bile değmeyecek insanlar var ne de olsa. Evet evet tam da onu söylemek istiyorum. Çok başı ağrıyan insan çok düşünen insandır. "bugun biraz ağır konuştum yapmasa mıydım", "keşke o bana bağırdığında ben de cevap verseydim"," yarın doğum gunu unutmayayım" ve daha niceleri var kafamızın içinde dolaşan...
Gunun sonunda bir ağrı. Neden başım ağrıyor ki diye sorgulayanlar için cevabım SEBEP SİZSİNİZ...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)