Yaşanması zor yazılması daha kolaydır bazı şeylerin ve ben yazmayı seçtim.
Öne Çıkan Yayın
Büyüttüm... Şimdilerde koskoca bir delikanlısın yüreğimde...
Ben yeterince sevdim seni yillar rağmen. Kimsenin ulaşamayacağı yere kaldırdım mazimi.Dokunmaya kıyamadıklarımla sevdim. Sadece uyumad...
29 Ağustos 2015 Cumartesi
kahve içimlik kal
Kahvenin içimi ruh haline göre değişiyor nedense. Keyif kahvesi, fal kahvesi, uyku açıcı kahve, yorgunluk kahvesi. İşte ben de bugün yorgunluk kahvemi içtim en köpüklüsünden. Yalnızda içilmiyor şu meret. Sohbet istiyor yanında. Hani kahvenin kırk yıl hatırı vardı. Yorgunda olsa o kadar yılın bir gününü çalmak istiyor insan. Biraz da acı geldi bugün tadı. Belki de kahvemin şekeri sendin. Seninle içince daha güzeldi kahvelerim.
Farketmeden düşünürken soğuttum zaten. Ben mi seni bitirdimmm sen mi beni bilemedim.
25 Ağustos 2015 Salı
İstan- BUL
Şehrin ışıkları gözümü alıyor bugün. Parmaklarımın arasında sıkıca tuttuğum bir sigara, bir o yanıyor bir ben. Bende ki tek ışık sigara o da zaten sönük kalıyor kalabalıklara. Ansızın bitiveriyor ve yine yalnız kalıyorum.
Bir şarkı çalıyor uzaklardan "apansız penceremde gülümsüyor güneş ne güzel. Bütün parmaklarım tıkır tıkır işliyor. İştahla biliyorsun yaşamaktır aşk. Geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku boyunda. " Sanırım unutuluyorum. En büyük korkumdu unutulmak. Hatta unutulmakla kalmayıp unutuyorumda. Unutulmadan unutmam çünkü ben. Dinlediğim şarkılarda gözümde canlanan bir anım dahi yok. Ne acı!
İstanbul siliniyorsun yavaş yavaş, güzelliklerin geçiyor benden. Sahte ışıklarından gözlerim kamaşmıyor artık. Hatta aksine gülüyorum sana. Sen de en az ben kadar yalnızsın. Sevilmek için çaba harcama farkın yok benden ışığın söndüğü an sen de uyuyorsun ben de...İstan - BUL. Hadi sıra sende bul beni adın gibi. Beni de yaşat sende! Yalnızlığıma da yer ver bu şehirde.
24 Ağustos 2015 Pazartesi
Kaç yaşındasın AŞK
Kaç yaşındasın AŞK ? Daha kaç umutlar tüketip üzerine yeni umutlar ekeceksin. Elden ayaktan düştüğünü görebilecek miyim. Daha kaç kişinin önce yüreğini titretip sonra ellerinden kayıp gideceksin. Uykuya düşman aşk! bana gelince kaç yıl süreceksin. Sadece bir oyundan ibaretsin. Büyük bir hevesle yenmeyi beklerken bir anda oyundan çıkaran sensin. Herkesin yerini biri doldurur, oyuna yenileri girer. Elbet biri oyunu daha güzel oynar ve hep onunla eş olmak istersin, yani sen kalleşsin aşk. Hep birinde kalmazsın konar göçer gibisin. Aman diyeyim bana gelme. Misafire yer yok bende. Zaten yaşlısın bence, bana gelince ölürsün sen.
KOR- ku
Keşkeleri olur insanın hayatta. Keşke tanımasaydım, görmeseydim, sevmeseydim... Geriye kalan bir takım korkulardır aslında keşkeye sürükleyen. Tanımamak değil önemli olan bıraktığı izlerdir. Yeni gelene açılacak sayfa kalmamasındandır. Yeniden sevmek için cesareti kalmamıştır artık. O keşkeler iliğine kadar sömürmüştür insanı.
Yağmurdan sonra gelen güneş ne kadar ısıtırsa içini sen de öyle ısıt. Düşünürken bile yokolabilirim bakışlarında. Çeyizim korkularım, yüzüğüm keşkelerim. Yanlışlıkla sevmiştim oysa ki. Bilemedim hesabının bana kesileceğini. Hesap yapmak bana göre değil. Öğrendiklerimle geleceğim sana. Hayat bana da dersler çıkarmayı öğretti. Mesela artık masadan ödeyebileceğim kadarını alıp yerim. Hatta gerekirse aç kalırım. Iııııı mesela güvenmek eylemini artık daha aralıklı yapacağım. Yarı yolda kaldığım oldu. Yarıda bırakmayı bilemem ben ama mesela hiç çıkmam o yola. Daha ufak adımlarla yürümeyi öğrendim ben bu zamanda. Kayıp düşmek yerine bir vakit daha geç giderim sana.
Sana gelir, sana giderim, sana severim, sana gülerim... Hep sencil olayı seçtim. Yanlış seçimlerimin üzerine bir çizgi çektim. Artık gelmişine geçmişine giderim. Bana severim. Bana gülerim.
Korkularım bile eskimiş pişmanlıklarım gibi. Unutulmak artık çokta önemli değil. Önem verince de gittiğini gördüm. Ağlamanın da bir şanı var öyle herkese o taç takılmaz. Ağlarken de güleni gördüm. Yaşadım, tanıdım, gördüm, bildim ve ben artık yanmaktan da korkmuyorum
20 Ağustos 2015 Perşembe
İyiyim sen?
Hayat işte! yuvarlanıp gidiyoruz. Bazı geceler efkar basar dört bir yanımı, bazen de hayat dolu bakar gözlerim ellerim semaya açılırken. Bir umut dünyası yaşamak, yaşamak sendin, yaşamak ben, yaşamak bizdik öncelerden.
Şimdilerde yaşamak dolaşıyor damarlarımda. Öyle bir yaşamak ki sessiz, sakin, kimsesiz. Yaşamanın anlamı iki ayaklı yaratıklarda saklı değildi belki de. Yaşamak gidemeyeni sevmekti. Bir çiçek, bir saat, bir oyuncak yahut bir resim. Dedim ya hayat işte yuvarlanıp gidiyoruz...
18 Ağustos 2015 Salı
Bul beni kaybolmuşum
Bazen insan kendini kaybolmuş hisseder. Sanki varsın da o sen değilmişsin gibi. Büyük bir kavga olur içinde hayır kaybolmadım sadece dinleniyorum yorgunum diye fısıldar kendi kendine. Yalanla avutur ve o yalana inanmak ister.
Belki aynı beni bir daha bulamam, cesareti kaybetmişte olabilirim. Ama ben kaybolmadım hayat! Sadece korkuyorum saklanıyorum. Kötüsün çünkü sen. Çıkarma beni olduğum yerden keyfim yerinde. Sele kapılmaktansa seyretmeyi tercih ediyorum ben. Canımı yaktın, ayağa kalkmak istemiyorum. Ya daha sert çakılırsam yere bir daha düzelemezsem? Beni bu defa görmemezlikten gel. Kötü insanlara alışmam zaman alacak gibi.
17 Ağustos 2015 Pazartesi
yazmaklıyım bugün
Hem çok yazmaklıyım hem çok ağlamaklı. Yazıp sildiğim cümlelerim var. Söylemek isteyipte söyleyemediğim. Yaşamak isteyipte yaşayamadığım hayatım ellerinden hızla kayıp gidiyor. Hergun bir gün daha yaşlanmış hislerim var. İçimden yazdığım bir dolu sayfalarım. Yenik düşüyorum ve çok üşüyorum.
16 Ağustos 2015 Pazar
Alacakaranlık
Yeni gün doğdu yeni heyecanlar yeni telaşlar yeni suskunluklar ... Bu sefer piyango çarptı derken amorti olma ihtimali. Umutsuzluk içime işledi sanırım. İstemek başarmanın yarısıydı ve ben hep hayata yarım başlıyorum.
Polyanna hallerim vardı eskiden. Eskiden dediysem çokta eski değil. İçimdeki kötü birileri var. Her dalımı kıran güvenme diye bağıran her insana potansiyel yaklaştıran. Herkes mi kötü yoksa artık ben mi kötüyüm bilemiyorum. Beni hayata küstüren sebeplerim yeterli gelmiyor kendime bile. Korkuyorum deli cesaretim bıraktığım yerde değil ve ben her gün kendimi terk ediyorum...
10 Ağustos 2015 Pazartesi
Şehr-i sefa
Şehir değiştirmek iyi gelecek bir süre yani ben emin değilim ama çok bilmişlerin dilindedir bu cümle. Görelim bana iyi gelecek olan İstanbul u başkalarına bırakmak mı? ya da kendimi yalnızlıktan kurtarmak mı?
Senden gidiyorum en güzel şehir. Aşıkların villası yalnızların kulübesi. Mutlulukların resmi, mutsuzluklara yüz çeviren şehir. Bugün olmasa da bir gün benim de mutluluğuma ev sahipliği yapacaksın. Yokluğumu fark etmezsin bilirim. Ama ben de dolmaz senin yerin. Şimdilik hoşçakal İstanbul. Başka şartlarda görüşmek dileğiyle...
9 Ağustos 2015 Pazar
hayat-i durumlar
Sesler çoğalıyor yine kalabalığım bugün. Kendimle konuşuyorum sanki bir hal çaresine bakıp barışıyoruz gibi. Sonra bir anda tekrar zıtlaşıyoruz ve sonra tekrar...
İnsanın en büyük düşmanı da dostu da kendisidir. Şimdiye kadar kendimi üzdüm yıprattım olur olmaz şeylerle. Halbuki hayat benim kadar ince ayrıntılarda dolaşmıyor. Kabaca alıyor kırgınlıkları, sevgileri ufak ufak dağıtıyor herkese haksızlık olmasın diye. Sana ufak bir fidan veriyor ve sen suluyorsun sevgini çiçek açıyor. Kırgınlıklarını sen temizliyorsun kuytu köşe. Çöpe atılacaklara da rafa konacaklara da kendin karar veriyorsun...
Öyleyse dört mevsim kış yaşayanlara kalan tüm mevsimler yaz olsun...
8 Ağustos 2015 Cumartesi
Ruzgarla başbaşa
Güzel bir rüzgar uğradı bugün balkonuma. Saçlarım darmadağın, elimde sigaram, dilimde keşkelerim. Ne kadar isterdim ordan oraya savrulmayı ve bir keşkem daha oluverdi birden. Keşke rüzgar insanlığımı getirse bıraktığım yerden getirse de yeniden güvenmeyi öğrenebilsem. İnsanlara hep yalan gözüyle bakmasam. Küskünlüğüme çare bulabilsem. Düşmekten korkmasam. Sarılmayı tekrar öğrenebilsem.
Huzuru maviye bıraktım ben, uykuyu İstanbul'a , sevgiyi dostlara, hayallerimi rüyalarıma... Şükür ki gülüşlerim hala bende herşeye rağmen. Rüzgara bile güldüm gecenin bu saatinde. Sanırım iyiyim artık. Kahkalarımda boğulsun keşkelerim. Geçmişimi heba etsem de hiç yere geleceğim hala ellerimde...
7 Ağustos 2015 Cuma
aşka hesap sorulur
Ey aşk eğer ki bana tekrar yolun düşerse yanında huzur ile birlikte gel. Bu defa misafir olma yüreğimde temelli kal. Gitme... Korkuyorum hiç korkmadığım kadar. Umutlarımın bittiği yerde tekrar umut ekilebilir mi?
Sen bana en kötü halinde geldin aşk. Bana özür borçlusun... Zamanı geldiyse sıra sende
4 Ağustos 2015 Salı
unutmak ahmaklık
Seni unutmak gibi bir niyetim yok üzülme. Unutursam nasıl anlarım bugunumun kıymetini. Yaşattıkların bana tecrübeydi. Olgunluğu öğrendim önce. Sonra sabretmeyi, beklemeyi hatta ağlayabilmeyi ve sonra hayatımın ellerimden kayıp gitmesini seyretmeyi öğrendim. Güvenilir olmak güveneceğin anlamına gelmediğini öğrendim. Kaybetmeyi öğrendim sonra. İyi bir insandım oysa ki kavga anlarımı saymıyorum tabi ki.
Nasıl unuturum seni koskoca bir yalanken içimde. Unutmaya da niyetim yok zaten. Cebimde yaptıkların yüreğimde sızısı elbet kalacak. Kalsın! Her gün yaptıklarını tekrarlıyorum tekrar düşmemek için aynı çukura. Ders oldun bana.
Büyük bir cesaretti seni sevebilmek. Önce cenneti görüp sonra cehenneme girmek gibi. Günahlarım senden ibaretti oysaki. Ben cenneti seçtim ve sen cennet değildin...
1 Ağustos 2015 Cumartesi
senli gunler dilerim
Gitmek istiyorum senden.İstiyorum da istemek sadece bir yarısı kalıyor başaramıyorum. Gerçeğini kaybettim ben yalanının gitmesinden korkuyorum. Ben senden yine gitsem de sen yanımdan gitmesen olmaz mı?
Seni düşündüğümden değil. Ya seni özlersem ya seni bir daha göremezsem. Seni hayal etmeyi unutursam. Gözlerin gözümün önüne, sesin kulağıma gelmezse. Ya ellerinin yumuşaklığını hissedemezsem, kokun esmezse bana. Seyrettiğimiz filmleri, gittiğimiz yerleri unutursam. Her gun tekrarlıyorum duam gibi. En ufak saniyesi silinmesin diye kaydetmiyorum yenileri. Reddediyorum sensizliği.
Sağ elimde sen sol elimde sen, hayrımda şer'imde sen. Her bir yanım sen. Sen kendini benden aldın ya inadına ben daha çok senleyim . Sana da senli günler dilerim ( acı çekmek özgürlükse, özgürüz ikimizde)
Her gece sana koşuyorum
Ve sonra gittin. "sen bana gitmek için gelmiştin" Çocukken dinlediğim masallara benzemiyormuş aşk. Keşke o kahraman gibi kalabilseydin gönlümde. Hani vardır ya düşecekken bir anda gelir kurtarır seni. Beni kendi ellerinle yıktın geçirdin. Toz duman ettin hayallerimi. Beni sen attın zindana. Kilitli kaldım kapılar ardında sensiz aşk. Ben yinede hep masallara inandım.Bekledim bekledim yine de sen gelmedin aşk.
Ahhh ne zormuş seni yaşamak! Ne doyduğumu anlıyorum ne güldüğümü ne uyuduğumu. Bazen nefes aldığımı bile unutuyorum. Çok zor sensiz çok soğuk çok korkunç tarifi yok sensizliğin. Sahi sen hiç sensiz kaldın mı?
Geçen herkes mi sen kokar? Herkes mi sana benzer? Her yerde mi sen olursun? Beynimle oynuyorsun aşk. Yaz günü içemediğim su gibisin ve ben sana susuyorum.
Çalan şarkıları benzetiyorum sana. Seni senin sesinden dinliyorum. Evet tam da bana o şarkıyı söylemeni istiyorum. Gözlerimi kapıyorum ve seni duyuyorum. Bitmesin bu rüya. Çünkü ben her gece sana koşuyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)