Hem çok yazmaklıyım hem çok ağlamaklı. Yazıp sildiğim cümlelerim var. Söylemek isteyipte söyleyemediğim. Yaşamak isteyipte yaşayamadığım hayatım ellerinden hızla kayıp gidiyor. Hergun bir gün daha yaşlanmış hislerim var. İçimden yazdığım bir dolu sayfalarım. Yenik düşüyorum ve çok üşüyorum.
Yaşanması zor yazılması daha kolaydır bazı şeylerin ve ben yazmayı seçtim.
Öne Çıkan Yayın
Büyüttüm... Şimdilerde koskoca bir delikanlısın yüreğimde...
Ben yeterince sevdim seni yillar rağmen. Kimsenin ulaşamayacağı yere kaldırdım mazimi.Dokunmaya kıyamadıklarımla sevdim. Sadece uyumad...
17 Ağustos 2015 Pazartesi
16 Ağustos 2015 Pazar
Alacakaranlık
Yeni gün doğdu yeni heyecanlar yeni telaşlar yeni suskunluklar ... Bu sefer piyango çarptı derken amorti olma ihtimali. Umutsuzluk içime işledi sanırım. İstemek başarmanın yarısıydı ve ben hep hayata yarım başlıyorum.
Polyanna hallerim vardı eskiden. Eskiden dediysem çokta eski değil. İçimdeki kötü birileri var. Her dalımı kıran güvenme diye bağıran her insana potansiyel yaklaştıran. Herkes mi kötü yoksa artık ben mi kötüyüm bilemiyorum. Beni hayata küstüren sebeplerim yeterli gelmiyor kendime bile. Korkuyorum deli cesaretim bıraktığım yerde değil ve ben her gün kendimi terk ediyorum...
10 Ağustos 2015 Pazartesi
Şehr-i sefa
Şehir değiştirmek iyi gelecek bir süre yani ben emin değilim ama çok bilmişlerin dilindedir bu cümle. Görelim bana iyi gelecek olan İstanbul u başkalarına bırakmak mı? ya da kendimi yalnızlıktan kurtarmak mı?
Senden gidiyorum en güzel şehir. Aşıkların villası yalnızların kulübesi. Mutlulukların resmi, mutsuzluklara yüz çeviren şehir. Bugün olmasa da bir gün benim de mutluluğuma ev sahipliği yapacaksın. Yokluğumu fark etmezsin bilirim. Ama ben de dolmaz senin yerin. Şimdilik hoşçakal İstanbul. Başka şartlarda görüşmek dileğiyle...
9 Ağustos 2015 Pazar
hayat-i durumlar
Sesler çoğalıyor yine kalabalığım bugün. Kendimle konuşuyorum sanki bir hal çaresine bakıp barışıyoruz gibi. Sonra bir anda tekrar zıtlaşıyoruz ve sonra tekrar...
İnsanın en büyük düşmanı da dostu da kendisidir. Şimdiye kadar kendimi üzdüm yıprattım olur olmaz şeylerle. Halbuki hayat benim kadar ince ayrıntılarda dolaşmıyor. Kabaca alıyor kırgınlıkları, sevgileri ufak ufak dağıtıyor herkese haksızlık olmasın diye. Sana ufak bir fidan veriyor ve sen suluyorsun sevgini çiçek açıyor. Kırgınlıklarını sen temizliyorsun kuytu köşe. Çöpe atılacaklara da rafa konacaklara da kendin karar veriyorsun...
Öyleyse dört mevsim kış yaşayanlara kalan tüm mevsimler yaz olsun...
8 Ağustos 2015 Cumartesi
Ruzgarla başbaşa
Güzel bir rüzgar uğradı bugün balkonuma. Saçlarım darmadağın, elimde sigaram, dilimde keşkelerim. Ne kadar isterdim ordan oraya savrulmayı ve bir keşkem daha oluverdi birden. Keşke rüzgar insanlığımı getirse bıraktığım yerden getirse de yeniden güvenmeyi öğrenebilsem. İnsanlara hep yalan gözüyle bakmasam. Küskünlüğüme çare bulabilsem. Düşmekten korkmasam. Sarılmayı tekrar öğrenebilsem.
Huzuru maviye bıraktım ben, uykuyu İstanbul'a , sevgiyi dostlara, hayallerimi rüyalarıma... Şükür ki gülüşlerim hala bende herşeye rağmen. Rüzgara bile güldüm gecenin bu saatinde. Sanırım iyiyim artık. Kahkalarımda boğulsun keşkelerim. Geçmişimi heba etsem de hiç yere geleceğim hala ellerimde...
7 Ağustos 2015 Cuma
aşka hesap sorulur
Ey aşk eğer ki bana tekrar yolun düşerse yanında huzur ile birlikte gel. Bu defa misafir olma yüreğimde temelli kal. Gitme... Korkuyorum hiç korkmadığım kadar. Umutlarımın bittiği yerde tekrar umut ekilebilir mi?
Sen bana en kötü halinde geldin aşk. Bana özür borçlusun... Zamanı geldiyse sıra sende
4 Ağustos 2015 Salı
unutmak ahmaklık
Seni unutmak gibi bir niyetim yok üzülme. Unutursam nasıl anlarım bugunumun kıymetini. Yaşattıkların bana tecrübeydi. Olgunluğu öğrendim önce. Sonra sabretmeyi, beklemeyi hatta ağlayabilmeyi ve sonra hayatımın ellerimden kayıp gitmesini seyretmeyi öğrendim. Güvenilir olmak güveneceğin anlamına gelmediğini öğrendim. Kaybetmeyi öğrendim sonra. İyi bir insandım oysa ki kavga anlarımı saymıyorum tabi ki.
Nasıl unuturum seni koskoca bir yalanken içimde. Unutmaya da niyetim yok zaten. Cebimde yaptıkların yüreğimde sızısı elbet kalacak. Kalsın! Her gün yaptıklarını tekrarlıyorum tekrar düşmemek için aynı çukura. Ders oldun bana.
Büyük bir cesaretti seni sevebilmek. Önce cenneti görüp sonra cehenneme girmek gibi. Günahlarım senden ibaretti oysaki. Ben cenneti seçtim ve sen cennet değildin...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)